Sivas
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
9°

Bosna'da Bir Katliam: Srebrenitsa 1995

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

BM yeryüzünün en organize terör örgütü, NATO egemenlerin yedeğiydi.

Ümmetin yiğitleri ise ‘durumdan vazife çıkararak’, 7 kıtadan akın akın gelip, oluk oluk kanlarını akıttılar.

Ağrılı Selami Yurdan şehitlerin ilkiydi.

Bingöllü Edip ile Adil, az sonra da Ürgüplü Ahmet izledi onu.

Ardından Ebubekir, Renda, Said, İlhan, Abdülmetin, Yusuf, Güven, Muammer, Ali, Şamil, Müslim, Mehmet, Mustafa, Ömer, Bahaddin, Ramazan…

Çanakkale’den Hakkari’ye; Muğla’dan Ardahan’a şehitler ülkesiydi Bosna!

Sade Anadolu’dan değil;

Sudan’dan, Açe’den, Afganistan’dan, Çeçenya’dan gelip canlarıyla suladılar, Bosna toprağını.

Bilge Kral’ın önderliğinde süren Kutlu Savaş, zafere ermek üzereydi ki, Sırp soykırımcıların imdadına Hollandalı işbirlikçiler yetişti.

Zaten Hollanda, asansör devlet değil miydi?

Kızılderili soykırımında, Afrika’da, kime lazım olursa, lejyonerlerini salan ara rejim ülkesi, gangster bir derebeyi idi.

Hollanda askeri, güvenli bölge Srebrenitsa’yı koruyordu(!)

Boşnak’ın canı malı namusu onlara emanetti(!)

Karadziç’in suç ortağı Mladiç, birkaç Hollandalı askeri rehin alarak(!), toplama kampındaki Boşnakları istedi.

Karremans’ın “Çekilin!” talimatıyla, 600 Hollandalı, 30bin Boşnak’ı ölüme yolladı.

Tepeler, nehir kenarları, yollar, patikalar… kaçışan Boşnaklarla doluydu.

Tuzla’ya ulaşabilenler tek tüktü, soykırımın görgü tanığıydı onlar.

CIA, KGB, MOSSAD, Vatikan… ellerini ovuşturarak seyrediyordu.

Beyaz Adamın(!) Ruanda tecrübesinin üzerinden 1 yıl geçmemişti.

1 milyon Hutu/Tutsi’nin katliam emrini veren, Fransa Belçika terör koalisyonuydu.

Şimdi yeni laboratuar Srebrenitsa idi.

İlk anda 8bin çocuk kadın erkek ihtiyar… toprağa düştü.

Annesine sığınan yavru, masumane sesleniyordu:

“Çocukları küçük kurşunlarla vururlar, değil mi anne?”

Sağ kalanlar mezar eşiyor, işlem bitince, onlar da yuvarlanıyordu canlı canlı…

Meğer kendi kabirlerini kazıyorlardı.

Asit kuyularına atılan bedenler bir anda eriyor, “Parmak uçlarının birleşeceği” Adalet Günü’ne ısmarlanıyordu.

İş makinaları toplu mezarların yerini değiştiriyordu. Hangi ceset kime ait, bilinmeyecekti(!)

Şeytanın ajandasındaki her kötülüğü yaptı, ajanlar.

Eti kemiği yapışmış kadınların/kızların bedenleri kirletiliyordu, ama ruhları apaktı.

Onlar, konu mankeni değildi; magazin malzemesi, paparazzi soytarısı olamazdı.

Ped reklamında da göremezdiniz.

Onlar ümmetin evlatları, bacılarıydı.

Yıllar sonra Mavi Kelebekler uçuşmaya başladı, mezarların üzerinden.

Meğer ölü toprağı renk değiştirince Mavi Kelebekleri çekiyormuş, kendine.

Nerede Mavi Kelebekler uçuşuyorsa orada toplu mezar vardı.

Boyun kemiklerine sarılı meşin kılıf içindeki Kur’an’lar, Şahitliği simgeliyordu.

Srebrenitsa bir ders verdi, dünyaya:

Başkentler işbirlikçidir, güvenme!

İş bitip de katliamcı çekilince çikolata yollarlar, alay edercesine.

Bağrımdaki şehit sayım 8372 değil, 30bin, inanma!

Da se ne zaboravi i da se ne ponovi!

Unutulan soykırım tekrarlanır, uyuma!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...