Halk
İstanbul’da protestolar esnasında kameralara takılan görüntülerde, alandan zaten uzaklaşan imtiyazsız sınıf üyelerine (Halk), karşı karşıya olmadığı halde biber gazı sıkmaya çalışan kişi ne kadar polisse onu ensesinden tutup kenara alan kişi de o kadar polis, üniformalarının renginde fark yok, ama hangisinin vicdani duyguları hırslarından önce geliyor, işte farkı yaratan o.
Aynı şekilde muhalefetin protesto gösterilerinde Özgür Özel’in konuşmaları gösteriyor ki bir el de bu gösterileri provoke etmek ve halkla polisi karşı karşıya getirmek isteyen olası grupların ensesinde. Her tarafta aklı selim sahibi insanlar olduğu kadar eline geçirdiği fırsatı ganimet bilen, ömrü boyunca çektiği sıkıntıların muhasebesini yanlış defterde tutan ve acısını ilk karşısına çıkandan çıkarmaya çalışan kişiler var.
Ama neyse ki elleri bu insanların ensesine yetişen aklıselim sahibi insanlar da var. İşte bu aklıselim sahibi insanlar aslında, devletin ana unsurlarından biri olan milletin birer ferdi olduğumuzu, amir, memur ve siviller olarak ne daha az ne daha fazla, hepimizin eşit haklarla bu ülkenin vatandaşı olduğumuzu her fırsatta, unutanlara hatırlatacaklar.
Halkı muhalefetle özdeşleştirmek doğru değildir. Halk hem muhalefetin hem iktidarın üzerindedir. İktidarın ve muhalefetin kendi çıkarları vardır ve hangisinin çıkarları halkın çıkarlarına en yakınsa ve halkın çıkarlarıyla örtüşüyorsa halk orada olacaktır.
Dün halk kimin yanındaysa onun ihya olması, bugün halk kimin yanındaysa onun ihya olacağının en açık göstergesidir. Halkın kararı seçim sandıklarından çıkar. Görünen o ki halk bugün muhalefetin yanındadır. Muhalefet, yaptığı ön seçimle bu dayanışmayı somutlaştırmış ve belgelemiştir.
Mesele, sandığa giden süreci doğru yönetmektir. İktidar bu dayanışmaya karşı rakip olmak istiyorsa bunun yolu, imkanlarını muhalefeti zayıflatmak için değil, toplumun ekonomik refahını artırmak için kullanmaktan geçer. Küresel dünyada ekonomik refah bireysel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesine bağlıdır.
Güven ortamı oluşmadan refah sağlanamaz. Halkı zayıflatan politikalar ne iktidarı ne muhalefeti güçlendirir. Bugün toplumsal desteğin muhalefetin yanında olmasının en büyük nedeni Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş belediyeciliğinin dar gelirli vatandaşa sağladığı imkanlar ve ekonomik desteklerdir.
Otoriterleşme bugünün meselesi değildir, parlamenter rejimden uzaklaşılmaya başlandığı gün otoriterleşme de başlamıştır ve neticesinde toplumun geniş kesimleri ekonomik açıdan gerilemeye başlamıştır.
Bugünün ekonomik göstergeleri dünkü otoriterleşmenin sonucuyken aynı politikalarla farklı sonuç elde etmek olası görünmemektedir. Çözüm, parlamenter sistem eliyle güçler ayrılığının belirginleştirilmesi sonucu güven ortamının tesis edilmesinden geçmektedir.