Trump – Zelensky Görüşmesi
Ralph Waldo Emerson’un bir sözü var:
‘’Gezegenimizin biçiminden doğan bir yanılsama sebebiyle herkes kendini dünyanın tepesinde sanır.’’
Bugünlerde bu duruma güzel bir örnek olarak, dünya jandarmalığı hevesinde ülkesini bile geride bırakacak bir azimle kişisel olarak Trump’un, oval ofisi dünyanın merkezi, kendisini de dünyanın tepesindeki adam olarak görmesini gösterebiliriz. Özellikle Ukrayna devlet başkanı Volodymyr Zelensky ile yaptığı görüşmenin seyri bu durumu özetler nitelikte.
Anlaşılan o ki Amerikalıların çok istemesine rağmen takım elbise giydiremediği Zelensky, toplantıda tercüman kullanmayıp Trump’la doğrudan iletişim kullanmayı tercih etmiş. Tabii burada JD Vance gibi bir faktörü atlamış. Daha önceleri Trump karşıtıyken bugün Trump’un başkan yardımcılığı koltuğunda oturan JD Vance’in, geçmişini inkâr seviyesinde dönüşmüş herkes gibi liderine minnettarlığını gösterme çabası sonucu ortaya çıkan sitemkâr yıkıcılığı, diplomatik yaklaşımın önüne geçmiş durumdaydı. Aynı şekilde Trump’un ekonomik statülerine bir an önce eklemek istediği sosyal statülerinin gerektirdiği süreci kişisel inisiyatifiyle kısaltma çabası, haliyle Zelensky’nin beklediği güvenceleri karşılamaktan uzak bir görünüme yol açtı.
Putin’in, Trump’un aracılık rolünü tercih etme nedenlerine gelirsek, Avrupa’nın, savaşın bitimine aracılık etmesi halinde, Rusya’nın, ileride savaşı Ukrayna’nın sınırlarının ötesine taşıma olasılığına karşı önlem alacağı kesin. Oysa ABD’nin ya da Trump’un böyle bir kaygısının olduğu pek görülmüyor. Bu kaygısızlık hali sadece savaşın sınırlarının genişlemesi riskiyle de sınırlı değil, mevcut durumda savaşın tarafı olan Ukrayna’nın geleceğine dair de hissedilmekte. Nitekim, Zelensky’nin, Rusya’nın bugüne kadarki ateşkes ve anlaşmalara uymadığını belirtir sözleri karşısında Trump’un, ‘Bana güven gerisini merak etme sen!’ tavrı da önceliğinin kalıcı bir barıştan ziyade Biden’ın Ukrayna’ya verdiğini söylediği 350 milyar doları (ki bazılarına göre bu gerçekte olanın iki katından fazla bir tutar ve aynı zamanda yapılan para yardımı ile Ukrayna’nın ABD’den silah satın aldığı da söyleniyor ki bu durumda ABD parayı bir cebinden çıkarıp diğerine koymuş oluyor) almak üzerine.
Putin’in, Zelensky’yi savaşı bitirme müzakerelerini Trump liderliğinde yürütmeye yönlendiren tercihinin bir başka yansımasının da ABD ile Avrupa Birliği arasında oluşacak bir mesafe olacağı açık. Bu süreçte Putin ve Trump’un çıkarları kesişirken AB’nin çıkarları bunlarla çatışır mı göreceğiz. Ukrayna’nın ise barışın sürekliliğini sağlamak adına en azından doğusu ile batısı arasında belirginleşebilecek fikir ayrıklıklarına karşı dikkatli hareket etmesi gerekmekte.