Suriye Yükü Türkiye İçin Ağır Olacak

12 yıl önce Suriye’nin iç meselelerinden bize yansıyan bir durum yoktu. İktidar Suriye yönetimiyle birlikte tatil, bakanlar kurulu toplantıları yapardı. Suriye içinde mezhepsel çatışmalardan, Suriye’nin rejim baskılarından Türkiye durumdan görev çıkarttı. Boylu boyunca Suriye’nin içişlerine daldı ve durum Emevi Camiinde namaz kılma safhasına geldi.

Halbuki bu safhada Türkiye Suriye’den yana sınırını muhkem tutacak, mayınları kaldırmayacak, PYD’lieri de Kuzey Irak’tan Kuzey Suriye’ye, Fırat’ın Doğu’suna kendi eliyle, lahmacun yedirerek taşmayacak, onun lideri Salih Müslüm’ü Türkiye’de protokolla ağırlamayacaktı. Yani PYD’nın Suriye’nin kuzeyinde yuvalamasına meydan vermeyecekti.

Sonuçta; Kuzey Suriye’de ABD kontrolünde bir Kürt kantonu oluşturuldu. ABD tarafından Kuzey Suriye’ye 2000 TIR’lık silah ve teçhizat yığıldı. Söylenenlere göre 60 000’lik silahlı güç yapılandırıldı. Suriye iç kargaşasında, Sedat zulmünde milyonlarca Suriyeli mülteci durumuna düştü, Türkiye büyük göç aldı. Türkiye’nin toplum yapısı, etnik yapısı etkilendi. Türkiye 200 milyar dolar kaybetti, kaybetmeye de devam ediyor. Suriye’de 500 000 kişi hayatını kaybetti. Suriye topraklarında 230’un üzerinde şehidimiz ve yüzlerce yaralılarımız oldu.

Gelinen noktada bir proje üzerinden Suriye rejimi düştü. Önce bir devlete karşı gücü olmayan Hamas Örgütü İsrail’e saldırdı. İsrail bu bahaneyle Gazze’yi yerle bir etti. Binlerce insanı öldürdü. ABD ve İsrail kuzeyde PYD’yi, İdlip’de de HŞT’yi hazırladı. İddiaya göre Kuzey ırak sınırından taburlar halinde Türkiye’ye giren ABD’nin Afganistan’da beslediği yetişmiş askerler de HŞT’ye katıldı. ABD ve İsrail kontrolündeki iki terör örgütü Suriye’de silahlı bir güç haline getirildi. HŞT, PYD. Biz bunu mu istiyorduk? Büyük Ortadoğu Projesi ( BOP ) Eş Başkanlığı bunun için mi kabullenildi? İktidar bunun için mi İdlip’te Astana Sürecinde HŞT için verilen sözleri tutmadı

Gün geldi ABD ile Rusya; Ukrayna ve Suriye konusunda anlaştı. İran’ı boşluğa düşürdüler, Esat’ın ülke içindeki bağlarını kestiler. Esat Rusya’ya kaçırıldı. Terör örgütlerine ABD ve İsrail yürüyün dedi. Suriye bir daha belini doğrultmasın diye ordusu olmayan Suriye’nin tüm değerlerini, hava alanlarını, deniz filolarını, stratejik 500 noktasını İsrail bombaladı. Sonra da İsrail Suriye’yi işgal etmeye başladı. Bu dönemde ABD, PYD, HŞT, Türkiye İsrail’e karşı belirgin bir tavır koymadılar. Türkiye tüm bu gelişen durumdan algı yatmaya çalışıyor. Önemli bir devlet adamına Emevi camiinde namaz kıldırıyor. Bu kişi Türkiye’nin terör olarak kabul ettiği HŞT liderinin arabasına biniyor.

HŞT nasıl canlandı, gelişti, savaşır duruma geldi? İdlip’in arkası Hatay. İdlip’in Hatay’a dayanan kısmında yay şeklinde Türk Silahlı kuvvetleri. Onun önünde iç Suriye’ye bakan kısımda HŞT yönetimi. Bunlara bu kadar silah, motorlu hareket birlikleri nereden geldi. Bunlar HŞT’ye nasıl ulaştı?

Durum açık. Olay ABD ve İsrail projesi. Diğer değimle BOP önderliğinde yürüyen bir proje. Kazanan İsrail; Suriye’yi çökerttik diyor. Şama yaklaştılar. Davut Hattı oluşturacaklar. İsrail’in İran’a ulaşımı PYD üzerinden kolaylaşıyor. Kazanan ABD; Rusya’nın Suriye’deki etkinliğini oldukça azalttı. Rusya muhtemelen silahlı güç ağırlığını Ukray’naya çevirecek. Bela yine Türkiye’nin başına.

ABD ve İsrail’in kontrolünde İki terör örgütü komşumuz olacak. Olaylar nasıl seyrederse seyretsin ağır yük Türkiye’nin üzerine. Türkiye yine göç alacak, İç karışıklığı bitmeyecek Suriyelilerin de dönüşü olmayacak. Türkiye’de bir kısım yetkililer de “ Suriye’yi inşa edeceğiz, AB’den para alacağız “ diye iştah kabartıyor. Nitekim AB hemen 1 milyarın euro üzerinde bir meblağ ödeme yapacak. Ülkemizdeki bir gurup da ümmet komşuluğundan huzur duyuyor olacaklar.

Türkiye bu safhada rol oynayacaksa kendi geleceğini de düşünerek Suriye’de tüm halkların temsil edileceği demokratik bir rejimin kurulamasına, bir devlet kimliğinin oluşmasına yardım etmede etkin olmalıdır. Bunu yapabilirse büyük başarıdır. Bunun dışında ABD pohpohlamaları, iç siyasete dönük davranışlar, algı yaratma çabaları Türkiye’nin lehine olmayacaktır.