Sivas
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
9°

Nöbetçi Öğretmen

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ders yılı başlayalı bir ay gibi bir zaman olmuştu. O gün okulda iki kişi nöbetçi öğretmeniz. Teneffüslerde, birimiz bahçede diğerimiz koridorlarda olacak şekilde dönüşümlü görev yapıyoruz. Öğretmenler zili çalınca da kendi sınıflarımızda derse giriyoruz.

Bu teneffüs koridorlardayım. Öğrenci giriş zili çaldı ve tüm öğrenciler dersliklere geçtiler. Birinci sınıfların öğretmeni bu gün izinli. Bu sınıfın derslerine okul müdür yardımcısı giriyor ama sınıf yine de bir yönüyle nöbetçi öğretmenlere emanet. Yani daha fazla ilgi gerekiyor.

Son bir kontrol için bu sınıfa tekrar uğradım. Çocuklardan yerlerine oturmalarını, defter ve kalemlerini çıkarmalarını istedim. İplere dizili fişlerden bir cümleyi okuttuktan sonra bu fişi bir sayfa yazmalarını isteyip çıktım.

Daha sınıfın kapısını örtmemiştim ki, sınıftan bir ses: "Ooo, iyi valla. Yazın ha yazın. Her gelen bir sayfa yazın." Mevzuyu anlamıştım. Sonradan da öyle olduğunu öğrendiğim gibi, daha önce diğer nöbetçi öğretmen de benzerini yaptırmıştır, müdür yardımcısı da benzer şekilde ödevlendirip idari işlerle ilgilenmiştir diye.

Sınıfa tekrar girdim. Kimdi o diye sordum. Ön sıralardan bir "erkek" öğrenci, "Bendim öğretmenim" dedi. Yanıma çağırdım. Biraz tedirgin olsa da geldi. Adını sordum, Ertan dedi. Eğildim, iyice yere çöküp kulağına sessizce, "Bak Ertan, bugün sen haklısın ama bu sefer de benim hatrım için yaz olur mu" dedim. Ertan, iki elini kulağıma kepçe yaparak sadece benim işitebileceğim bir sesle "Tamam öğretmenim" dedi. Yanağından hafif bir makas alıp gittim.

Son ders girişi o sınıfa tekrar uğradım. Ertan defterini kaptığı gibi yanıma geldi, "Bak öğretmenim güzel yazmış mıyım" dedi. Baktım. Gerçekten de çok güzel yazmış. Yıldızlı bir aferin yazdım o sayfaya. Ertan, "Öğretmenim arkadaşlar da çok güzel yazdılar istersen onlara da bak" dedi. Tamam dedim, hepsine tek tek baktım, hepsine yıldızlı aferini yazdım.

Bir gün sonra asıl öğretmenleri anlattı: Ertan, benden sonra sınıftaki arkadaşlarına, "Arkadaşlar Esat öğretmenin verdiği fişi kötü yazan olursa bir daha da onunla arkadaş da olmam, oyun da oynamam" demiş. Arkadaşları da Ertan'ın hatırına güzel güzel yazmışlar. Zaten sınıfın önde gelen ve çok sevilen bir öğrencisiymiş. Sonraki zamanlarda her karşılaşmamızda göz göze gelip tebessüm selamı ile selamlaşır olduk. Çok yaşa be Ertan. Çok yaşayın be birinci sınıflar. Sevgiyle yaşayın hepiniz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...