Sivas
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
4°

Eğitimin tek aktörü öğretmen

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Eğitim ve öğretimin en önemli aktörünün öğretmenler olduğu konusunda kimsenin bir itirazı olduğunu sanmıyorum. Eğitim teknolojileri ne kadar gelişirse gelişsin öğrenci algı seviyesi, derslik imkânları ne denli dünün aleyhine, bugünün lehine gibi gözükürse gözüksün, öğrenciye canlı enerjiyi verecek olan öğretmenin dokunuşundan başkası değildir.

Öğretmenin dokunuşu değiştirici ve de geliştirici olduğu kadar fıtratarucu ettiricidir de. Bilgi aktarıcılığı, sınav koordinatörlüğü ya da ölçme değerlendirme gibi işlemler öğretmenlik mesleğinin sadece görünen taraftarıdır. Öğretmenin asıl marifeti görünmeyende gizlidir. O, zamanla kendini gösteren tesir ve büyülü nefhadır. Bir ilacın hasta üzerinde zamanında tesirlerini göstermesi gibi ruh üfüren öğretmende öğrenci üzerinde belli bir müddet sonra etki edip iz bırakır.

Bugün eğitim ve okul sorunlarını konuşurken üzerinden zıplayarak geçtiğimiz sorun öğretmen sorunudur. Nedense bunun üzerinde öyle gerektiği kadar durulmaz. Elbette sorunun öğretmenden kaynaklandığını söylemiyorum. Aksine öğretmen bütün eğitim sorunlarının kaynağı gibi gösterilmektedir. Çünkü diğer problemleri sorgulayabilecek başka bir muhatap yoktur. Öğretmen ne kadar az sıkıntı ile karşılaşırsa öğrencisine de bu sıkıntısını o denli az yansıtır. Öğretmenin şahsi ve mesleki itibarı korunmalıdır. Bu sadece kanunlarla elde ettiği özlük hakları ile sınırlı olmamalı memleket coğrafyasında kapladığı yer itibariyle de ağırlığı korunmalıdır.

Eğitimde profesyonellik serbest piyasa ekonomisinin normları ve endüstri mantığı ile değil talim ve terbiye esasları ile temin edilebilir ancak. Okul yönetimi konusunda birtakım problemler varsa şayet, bunların belli bir kısmı kifayetsiz muhteris idareciler yüzündendir. Fakat problemin kahir ekseriyeti okulların ödeneksizliği, okul yönetimine dâhil olan çok başlılık (demokratik olma adına), eğitimden anlamayan kişilerin (aile birlikleri) okulun işleyişine müdahil olmaları, öğrenci ve veli merkezli yaklaşım gibi hususlara dayanmaktadır. Dışarıdan iktisat ya da işletme bitirmiş bir kişinin okulda idareci yapılması gibi bir düşünce meseleyi daha içinden çıkılmaz hale getirebilir. Eğitim yönetimi bölümlerinden mezun kişilerin bu göreve getirilmeleri daha makuldür. Gömleğin düğmelenmesinde yanlışlık vardır, zira ilk düğme yanlış iliklenmiştir.

Eğitim ve öğretim yanlış iliklenmelerden oluşan bir düğümlenmeyle karşı karşıyadır bugün. Düştüğümüz yerden kalkmak istiyorsak, bu yer öğretmenin bulunduğu yerdir. Öğretmen yetiştiren fakültelerin puanlarından başlamak üzere öğretmenin model kişiliği, formasyonu, motivasyonu üzerinde çok yönlü olarak düşünmemiz gerekiyor. Kutsallık türküleri söylemek yerine öğretmenin yerini ve haysiyetini koruyalım yeter.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...