İçimdeki gurbetten yine içimdeki bir hasrete yolculuk(26)
Karayolları bahçesi?
Irmak´a doğru devam eden yolculuk Karayollarının bahçesini seyrederek devam ederken ilk aklıma o bahçeye girip, bahçe içerisinde bulunan çocuk oyun alanı içerisinde bulunan kaydıraka, salıncaklara, diğer oyun aletlerine binme arzumuzun önlenemez günlerini hatırlayacağım.
Zaten içeri korkarak gizlice girdiğimiz bu bahçe içerisinde kimimiz salıncak ta, kimimiz bir diğer oyun aletlerinin üzerindeyken; gerçeği ifade edip etmediğini çoğu zaman bilemediğimiz ?Sadık emmi geliyor diyen bir arkadaşımızın seslenmesi ile ?oradan kaçma ve telaş halimizi?
O kaçışla taş duvarlar üzerinde bulunan ve o günkü teknolojiye göre en ciddi şekilde yapılmış dikenli tellerin arasından elbiselerimize vücudumuza batar bir halde duvardan dışarıya çıkmaya çalışma telaşımıza?
Sadık emmi gerçekten geliyorsa yetiştiği yerde salladığı copların, değdiği yerdeki acılarına? Çocukluğa ait masum bir talep karşısında maruz kaldığımız sıkıntıyı, tıpkı o günkü gibi; mutlaka hissedeceğim.
(Tabi yıllar sonra vefatından önce ramazan ayında camide kılınan teravih namazlarında arkadaş olduğumuz Sadık amcanın bizi bu kadar korkutan ve kovalayan kızgınlığını o günkü ruh haletin de göremediğimde söylemek durumundayım)
Bu vesile ile daha sonra birçok kez, çay ocağında çay içerken ve ya birkaç kez sohbet ederken kendisine hatırlattığım o günleri; hep bir tebessümle karşılardı. Ben o günleri hatırlayıp söylerken karşımda duran sevimli, sıcak, güzel ve tatlı bu ihtiyarın nasıl olmuş ta bizi o gün o kadar korkutmuştu demekten kendimi alamazdım.
Kara yolarının o bahçesine, okuldan öğretmenlerimizin bizi bazen her nedense getirdikleri olurdu olmasına da. O anda bekçi korkusu olmadan rahatlıkla o salıncakta sallanmaya fırsat bulacağımızı umsak ta? Gel gör ki hiçte hiç de beklentilerimiz istediğimiz gibi sonuçlanmazdı ne yazık ki. O zamanda birkaç sınıfın çocuklarının aç kurtlar gibi o salıncaklara saldırması nedeni ile yine tam doyulmadan dönülürdü bu bahçeden.
Yine tabi, orda oynamaya alışmamış çocukların, sallanırken başlarının dönmesi nedeni ile yer yer istiğfar etmeleri? O oyun aletlerine bilinçsizce saldırırken, geçirdikleri ufak tefek kazalar haliyle sıradan bir iş kabul edilirdi o zamanlarda!
O günden bu güne bu anlamda bile çocukların(çocuk oyun parkı) park isteğine ait masum taleplerinin karşılanamamış olmasını hiç içime sindiremeyeceğim. Ülke genelinde bir takım kesimin ?Halka rağmen halkçılık yapması gibi, Bizim ilçemizde de Kangal´lıya rağmen Kangal´lılık yapma anlayışlarının Kangala ve Kangallıya fayda getirmediğini?
Hissi, duygusu, yaşantısı, çevresi başkalaşmış insanların? Kangal üzerinden kendilerine pirim yapma gayret ve faaliyetlerinin kendilerine faydası olsa bile, Kangala faydası olmadığını ve olmayacağının üzerine dair ?bu vesile ile- bir kere daha zihnimde yorumlar yapacağım.
O gün bir çocukluk içgüdüsünün zorlaması ile sırf oynamak amacı(salıncaklarda sallanmak gibi?) ile girdiğimiz bir bahçede bir hırsız muamelesine uğrayan hallerimizi, o hallerimizin bizler üzerinde oluşturduğu, psikolojilerimizi düşündükçe elbette ayrıca kahırlanacağım.
Benzeri düşüncelerin birçok kişinin hiçte aklında olmadığını, bunları önemsemediğini bilmeme rağmen? Bu düşüncelerin aklıma niye geliyor olmasına doğrusu bende pek anlam veremeyeceğim. Ama buna rağmen aklıma gelenleri de söylemeden edemeyeceğim.
Haftaya devam edelim inşallah?