Sivas
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
4°

ABD ve nefret objesi siyaseti

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Dünyada II. Dünya savaşından sonra yapılan tüm siyasi ve askeri müdahaleler, ABD eliyledir. Kapitalizmi bile haçlı seferleri asabesiyle gerçekleştiren Avrupa ülkeleri, paylaşımdan pay kapan uşak konumundadır. ABD, "Nefret objesi”ne dönüştürülen bir kişi veya grup üzerinden geliştirdiği siyasetle, pek çok ülkeye el koymuştur. Dünya Medya, ABD’nin hizmetkârı olup, nefret objesi haline getirilen liderlere ve siyasi oluşumlara adeta savaş açmıştır. Her şey demokrasi ve özgürlükler adınadır.

Ortadoğu’da ABD’nin nefret ideolojisine uygun pek çok insan vardır ve sırf güç sahibi olmak için her kılığa girerler. Askeri darbeden, fiili işgale kadar bütün alçaklıkların sadece cellâdı yerlidir ve cellâtların elinde de işin sonunda bir ip bile kalmaz. Türkiye, Türkiye’dir; Ortadoğu bizin eski vatan parçamızdır. Bir Ortadoğu ülkesinde ABD bir müdahale gerçekleştirmişse ülkemize de yönelik bir tarafı mutlaka vardır. Büyük Ortadoğu Projesine başlangıçta –neler vaat edilmişse- sıcak bakan bugünkü iktidar ve cumhurbaşkanı, 2012’den sonra başına gelecekleri hissetmiş ve “milli politikalar”a yelken açmıştır. O andan sonra da Recep Tayyip Erdoğan “nefret objesi”ne dönüştürülmüş ve alenen Dünya Medya taarruzlarına açık hedef haline getirilmiştir.15 Temmuz denemesi, darbeler tarihinde ilk defa halkın müthiş bir tepkisiyle atıl kalmıştır; ama süreç devam etmektedir.

Bir defa daha gördük ki, ABD Ortadoğu ve Türkiye’de siyasi ortak bulmakta hiç güçlük çekmemektedir. Nefret Objesine karşı geliştirilen ittifakta her çeşit insan vardır; terör örgütlerinin tamamı, eski milli görüşçüler, sağcılar vs. aynı hedefe kilitlenmişlerdir. “Tayyip gitsin, sonrasına bakarız…” havası, ABD’nin daha önce denediği ve maalesef başarılı olduğu operasyonlarla aynı havadır. “Saddam yahut Kaddafi gitsin daha sonrasına bakarız!” diyenlerle mahiyet itibariyle aynıdır. Kendi adıma hayal kırıklığı olmasa da şaşırdığım husus, ABD’nin umulmadık çeşitlilikte müttefik buluşudur. ABD’nin “Nefret Objesi Siyaseti”ne tam destek verip, bir miktar milletvekilliği kapma yarışına giren zevatın düştükleri halleri, beşeri insan malzememiz adına vahim buluyorum; tam bir kaht-ı rical göstergesidir.

Mevcut iktidarın uygulamalarını beğenmiyorum, bürokrat ve milletvekili kadrolarını çok kalitesiz buluyorum. Öyle ki, üzerlerine eleştiri yapmak bile zaman kaybıdır. Savunma sanayi, devrim niteliğinde işler gerçekleştirmiştir; tebrik etmek az gelir; her biri kahramandır. Bu hamleler, daha önce dünyadaki örneklerinde olduğu gibi sanayimize yeni ufuklar çizecektir. Türk Denizciliği zirvededir ve zirveleri kollamaktadır. Türkiye, etrafının denizlerle çevrili olduğunu hiç bugün olduğu kadar fark etmemişti. Akıllı olmak gerek. Akdeniz ve Karadeniz'in stratejik konumunu tarife hacet yok ama aynı zamanda taşıdığı maddî zenginlikler de göz karıştırıcı. Nefret Objesi Siyasetinin ABD tarafından konulan hedefi, nefret objesine dönüştürülen TC devlet başkanı değil; Türkiye’nin “plaj cumhuriyeti”ne dönüştürülmesidir.

Benim tek derdim: Vatanımdır. Sözlerimden ne iktidarın mevcut kadroları, ne muhalefetçiler hoşlanacaklar; onların egolarını şişirecek nefesten mahrumum. Her nefesin de bir hesabı vardır, idareli kullanmaya gayret ediyorum.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...