Sivas
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
1°

Rahmet ile zahmet arasında

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Birlik ve beraberlik vurgusunu bu denli sık yapmamızın birinci nedeni, hemen yanımızda duran yakıcı, yıkıcı ve yorucu örneklerdir. Irak, Suriye?

Kendi içimizde görüş ayrılıkları yaşıyor olabiliriz. Fakat ana fikrimizin daima Türkiye olması gerekir. Başkaları için değil, millet ve memleket için kullanışlı olalım.

Meclisteki bazı partiler, iktidara değil, memlekete muhalefet ediyor gibiler. Bu toprakları vatan belleyen, kendi ülkesini müdahaleye açık hale getirmeye çalışmaz. Vatandaş ile karındaş birbirine uzak sayılmaz. Sadece birtakım meslekler değil, kimi fikirler de insanı aslından uzaklaştırıyor. Başka bir şeye dönüştürüyor. Mesela: Hem insan hakları ve hürriyetten bahsediyor, hem de ülkemize gelen muhacirlere hasımlık ediyor. Nerede duruyor olabilir? Fikir özgürlüğünü dilinden düşürmeyen birçok kimsenin başka bir görüşe katlanamadığını görüyoruz. Kendine isterken samimi, başkaları söz konusu olunca tutarsız. Geçen gün ?halk birden büyüktür? yazan bir afiş gördüm. Bu düşünceye göre, mevcut cumhurbaşkanına oy veren milyonlarca insan halktan sayılmıyor. Bunun devamı ?yaşasın halkların kardeşliği.? Nasıl ve ne şekilde olacak?

Burada siyasi görüşten yahut ideolojik farktan söz edemeyiz. Söz konusu olan, ağır tahammülsüzlüktür. Esas dert bu gibi geliyor bana: Yıllar boyunca iç tehdit olarak görülen ve gösterilenler, bugün devleti yönetiyor. Hazımsızlığın kaynağı burasıdır. Kutuplaşma konulu cümlelere de evvela bu pencereden bakmak gerekiyor. Orası öyle de burası nasıl? İslâm kardeşliğini savunanların birbirlerine yapıp ettikleri malumdur. Bunu görmek için siyaset kulislerine, ortak mekânlara veya dergi mahfillerine gitmeye gerek yok. Sosyal medyada kısa bir gezinti yapmak, durumun vahametini öğrenmek açısından yeterlidir.

Kardeşlik, itimat demektir. İtimat ise itikat ister. Sözle değil, gönülle olur. Allah olmayana da versin diye dua etmekle vazifemizi yapmış, sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmuyoruz. Bunun gibi bir şey. Kardeşlik için, birlik ve beraberlik için karşılıklı adım atmak şarttır. Tek taraflı adımlar, insanı usanç kapısına götürür. Orada bıkkınlık vardır.

Hangi görüşten olursak olalım, cevaplamamız gereken temel soru şudur: Birliğin rahmeti mi, ayrılığın ve ikiliğin zahmeti mi? Tercihimiz nedir? Birinci şıkkı seçenlere söyleyelim: Daha anlayışlı ve kibar olmalıyız. O kadim usulü korumalı, birbirimize üslupla yaklaşmalıyız. Adalet ve liyakatten ayrılamayız. Bu ikisinin aynı dünyaya ait olduğunu düşünüyoruz. Adalet, hakkın yerine gelmesidir. Karşımızdakini dikkatle dinlemeliyiz. Anlamamışsak sormalıyız. Bir şeyi anlamadığımız vakit, anlamsız olmuyor.

Nihayetinde herkeste aynı hassasiyeti bulamayacağımızı biliyoruz. İyilik, güzellik ve insaniyetle inatlaşanlar her devirde olmuştur, olacaktır. Böyle kimselerin millet katında, yani ana gövde karşısında hükmü yoktur. Numune olarak kalmaya mahkûmdurlar.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...