Sivas
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
5°

Madımak: Unutulmayan Acı, Uyandıran Gerçek

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yaşanan Madımak Olayı, yalnızca bir insanlık dramı değil, Türk milletinin kültürel dokusunu hedef alan derin bir kırılmanın tezahürüdür. Olayın sunumu "Ak ile Kara" arasındaki çatışma gibi sunulsa da, bu olayı Türk milleti ve devletine bağlı bir bireyin gözünden değerlendirdiğimizde meselenin çok daha derin ve sistematik bir boyutu olduğunu görmekteyiz. Bu hadise, Türk milletinin ortak tarih, kültür ve inanç üzerinden şekillenen milli bilincine yöneltilmiş bir sabotajdır.

Türk milleti binlerce yıl boyunca, halk ozanları, şamanlar, kamlar ve ardından da dervişler ve âşıklar vasıtasıyla kendi milli ruhunu dile getirmiştir. Pir Sultan Abdal’dan Aşık Veysel’e, Muhlis Akarsu'dan Kemter Baba'ya, Ruhsati’den Feyzullah Çınar’a kadar uzanan bu çizgi, yalnızca bir sanat ve şiir geleneği değil; milletin hafızasını diri tutan bir kültürel direniştir.

Madımak’ta katledilen insanlar, Anadolu Türklüğünde merkezi otoritenin unuttuğu kültürel temsilcilerdi. Bu insanlar “sol” ya da “Alevi” olarak ayrıştırılmaya çalışılsa da, işin özünde Türk halkının binlerce yıllık sözlü kültürünün taşıyıcısıydılar. Yani, Madımak’ta hedef alınan yalnızca insanlar değil; Türk milletinin vicdanı, hafızası ve sözlü mirasıydı.

Madımak Katliamı’nın gerisinde Türk milletini inanç temelinde bölmeyi, mezhepler üzerinden çatıştırmayı hedefleyen küresel ve yerli odakların etkisi büyüktür. 1990’larda Türkiye üzerinde uygulanmaya başlanan etnik ve mezhepsel ayrışma projeleri (BOP’un ön adımları), bu olayla birlikte iç çatışma fitilini ateşleme niyetindeydi.

Cumhuriyetimizin temel amacı, ortak kültür, dil, tarih ve ülkü temelinde milleti birleştirmektir. Bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde, Sivas’ta yakılmak istenen şey yalnızca insanlar değil; Türk milletinin birliği, çok katmanlı kültürü ve yüzyıllardır süren kardeşlik hukukuydu.

Sivas, Türk halk şiirinin, millî müziğin ve sözlü edebiyatın merkezidir. Aşık geleneğinin kalbidir. Ozanlık, yani halkın diliyle milleti anlatma sanatı, burada yaşamıştır. Bu nedenle Sivas’ta gerçekleştirilen bu saldırı, simgesel anlamda bir merkez üssüne yapılan müdahaledir. Sivas’ta bir otelin değil, bir kültürün ateşe verilmesi amaçlanmıştır.

Madımak, Türk milletinin karşı karşıya olduğu iç düşmanlıkların bir göstergesidir. Mezhepçilikle, etnikçilikle, sınıfsal ayrımcılıkla Türk milletinin iç dokusu parçalanmak istenmiştir. Bu olay “Vatan bir bütündür, parçalanamaz.” düsturunun ne kadar hayati olduğunu bizlere yeniden hatırlatır.

Madımak, Türk milletinin hafızasında derin bir yara olarak kalacaktır. Ancak bu yara, doğru okunursa bir uyanışa da vesile olabilir. Anadolu’daki her kültürel unsur, bu milletin özüdür; mezhebi, inancı, siyasi duruşu ne olursa olsun, Türk’e ait olanı sahiplenmek boynumuzun borcudur...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...