Rekreasyon alanında yürüyüş yolları ve dinlenme terasları, travertenlerin doğal ışıltısıyla bütünleşiyor.
48°C’lik kaynak suyunun taşıdığı limonit-hematit mineralleri yüzeyde altın tonlu izler bırakıyor.
21.000 m²’lik traverten terasları, kademeli yapısıyla alanın jeolojik zenginliğini açıkça sergiliyor.
“Açık hava jeoloji müzesi” denilen morfolojik teraslar, tektonik hat boyunca ritmik biçimde diziliyor.
Sürekli akış, traverten yüzeylerinde suyun hızına göre değişen benzersiz desenler oluşturuyor.
Üst teraslardan genel görünüm, traverten katmanlarının geniş ölçekli kompozisyonunu ortaya koyuyor.
Buhar hatları, yürüyüş yolunun kıyısında sıcak su akışını görsel olarak takip etmemizi sağlıyor.
Doğal havuz formları arasındaki geçişler, üstten bakışta soyut bir peyzaj etkisi yaratıyor.
Yakın planda mineral kabuklanmalar, altın tonlarını güçlendirirken yüzeyde dokusal bir derinlik veriyor.
Üst kademelerin genel planında, teras sınırları ve akış kanalları berrak biçimde seçiliyor.
Seyir noktaları ve geçiş elemanları, ziyaretçiye farklı kadrajlardan güvenli gözlem imkânı sunuyor.
Akşam ışığı, traverten dokusundaki damarlanmayı ve renk geçişlerini daha belirgin hale getiriyor.
Dairesel ve şerit biçimli havuz geometrileri, üstten kadrajda grafik bir kompozisyon oluşturuyor.
Peyzaj düzenlemesi ile traverten yüzeyleri yumuşak bir hat üzerinde birbirine bağlanıyor.
Makro ölçekte görülen mineral damarları, birikimin zamanla nasıl katmanlandığını gösteriyor.
Limonit-hematit zenginliği, yeşil-altın arası ton geçişleriyle yüzeye metalik bir parlaklık veriyor.
Teras kademeleri, tektonik çizgiye paralel dizilerek sahaya doğal bir ritim katıyor.
Yansımalar ve ışık oyunları, fotoğrafçılar için günün farklı saatlerinde güçlü kareler sunuyor.
Geniş açı karede altın tonlu yüzeyler, akış izleriyle birlikte bütünsel bir manzara veriyor.
40.000 m²’lik alanın panoramik görünümü, traverten ve rekreasyon düzenini tek kadrajda topluyor.