Sivas´ta güzel şeylerde oluyor.

Yazının başlığında ki söz bana ait değil. O söz devamından verilen bir haberin satırbaşı. ?Sivas Postası Gazetesi?nin haberine konu olan cümlenin devamı ise şöyle: ?? Karşılık beklemeden şehirleri ve ülkeleri için gece gündüz çaba gösteren bu toprağın çocukları, Türkiye ölçeğinde kaliteli bir sergi açtılar. Uzun emekler ve alın teri kutsiyeti ile birlikte, Naht Sanatının inceliklerini Şemsi Sivasi Kütüphanesi sergi salonunda sergileyen sanatçılar, Sivas ve sanatın birlikteliğine de öncülük ediyorlar. Günümüze unutulmaya yüz tutmuş nadide bir el sanatı olan Nahtın, ağacı kabartma şeklinde yontmak ve şekilden şekle sokmak olduğunu belirten naht ustaları, bu özel çalışmanın Sultan Şehre bir armağan olduğunu belirttiler. Osman BOZKURT ve Halit KÖKSAL´ın öncülüğünde gerçekleşen bu incelikli sanat, görenleri adeta büyülüyor. 17 Aralık´a kadar açık kalacak bu özel sergiye emeği geçenler minnetle anılırken, bu tür sergileri ortaya koyan sanatçıların Sivas´ın yüzünü ağarttıkları ve bunların da, desteklenmesi gerektiği vurgulanıyor.?

İşte haberini okuduğunuz bu sergiye, davet edilmem nedeni ile bende gittim. Tabii sergiyi gezdim, tablolara baktım ve kendimce de onları ayrı ayrı inceledim. Haberde;?Sultan Şehre bir armağan olduğu belirtilen sergi ? gerçekten görülmeye değerdi.

Orada görülmeye değer, bu birbirinden kıymetli,?gerçekten el emeği göz nuru? eserleri gördükten sonra, iş o anda orada bulunan Nah sanatçısı hemşerimiz Osman Bozkurt´ ile sohbet faslına geldi.

Yakından tanıdığım Naht sanatçısı hemşerimiz Osman Bozkurt´a orda sergilenen sanat eserlerine yönelik sorular sordum, oda bana uzun ve detaylı bir şekilde oradaki eserlerinden bilgiler verdi, açıklamalar da bulundu.

O açıklamalarda bulunuyor bende onu dinliyordum dinlemesine de? Ama aklım onun henüz,?Sergi açmayı hayal bile edemeyeceğini, sandığım zamanlar daydı? O yıllarda bazen daha önce yapmış olduğu her hangi bir esrini öncelikle, benimde içinde bulunduğum birkaç kişiye göstererek,? bunu ben yaptım derdi.? O bunu derdi de?

Herhangi bir sanatla uğraşan insanların olmadığı, olsa bile kendini gösterebilecek her hangi bir zeminin olmadığı? Takdir şöyle dursun;?eleştiri bombalarının, herkesin yanında; elinde, dilinde, kolayca taşındığı bir yerde?? Yapılan ve yapılacak olan sanata ve sanatçıya ait bir işe, bir uğraşa nasıl ilgilenerek bakılabilirdi ki?!...

Hal böyle olunca da? Hiç de kolay çıkmıyor,? insanların ağzından teşvik edici, sözler!?

Hadi başkası neyse de, en yakınların bile aklına,? dur şuna iyice bir bakayım, bu kardeşim bu arkadaşım ne yapmış? diye düşünüp gerekli iğliyi göstermek hiç de mümkün olmuyor ne yazık ki!...

Peki, oralardan buralara,? nasıl gelinmiş olabilirdi öyleyse??derseniz. Cevabı, herhalde sabır ve emek le gayretle her türlü engeli aşmakla denebilir. İşte ben buna şahitlik edebilirim,

Osman o bilinen engelleri aştı, manileri geçti, Köstekleri kırdı attı ve buralara geldi sonunda?

Bu anlatılanlar haliyle,? bilinen hikâyelerin bir tekrarı gibi geliyor size de değilmi?? doğrusu bana da öyle gelmekte.

Bizim ülkemizde bilinen genel kabulde olduğu gibi sanatçı hiçte kolay yetişmiyor. Sanatçı diye tabir edilen kişiler hak ettiği yere hiçte kolay gelmiyor.

Bunlar herkes tarafından bilindiği için;?buraya hangi safhalardan geldin?? diye bir soru sorup onun yarasını deşmek istemedim doğrusu. Hem sorsam hiç yok yere bana da dokunacak olan ?daha önce yaptığım bu benzer eserlerimi gösterdiğim kişiler ?bunu sen mi yaptın?? iyi imiş ?den öte bir şey söylemiyorlardı.?Hani sen de o günleri bilirsin diye cevaplar verme ihtimali vardı!

Onun için ona bu işe nasıl başladın diye sordum. Çalıştığı iş yerinde,?yedek verdiye de? olduğu zamanlarda, diğer iş arkadaşları farklı uğraşlarla meşgul olurken? Ben ve diğer iki-içimizde bu sanata daha önce ilgi duyarak uğraşmakta olan- arkadaşla bu işler üzerine yoğunlaştık ondan sonra benim bu uğraşı eve taşımam evde-hiçte kolay olmayan şartlarda!- bu işe devam etmem beni bu günlere getirdi diye cevap verdi.

Ben onu dinlerken anlıyordum ki,? o bu işi severek? yapıyordu. Besbelli ki, bu işte? bir gönül işi idi.?

. Görünen o ki; o,da bu işe gönül vermişti. Hal böyle olunca bana da onu tebrik etmek ve başarılar dilemek düşüyordu. Öyle yaptım. Oradan ayrılırken onu tebrik etim ve başarılar diledim. Ön yargıları aşmayı başaran adamların bir nevi ?bilinen hikâyelerinin? anlatıldığı o sergi görülmeye değdi? doğrusu? İyi ve güzel günler dileği ile?

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ahmet Akif Ender - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kangal Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kangal Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kangal Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kangal Gündem değil haberi geçen ajanstır.



Anket KANGAL BELEDİYE BAŞKANI KİM OLMALI?
Tüm anketler