Ölümüyle ders veren adam!

Ölümüyle ders veren adam!

Günlerden pazardı... Semadan bir melek süzülüyordu... Aziz misafirin ruhunu istiyordu... O da, emaneti itirazsızca teslim ediyordu.

85 yıllık mücadele, çile dolu ömür mühürleniyor; ölümsüz bir hayat başlıyordu. Bütün ajanslar saat 11.40 da "son dakika" haber olarak "savunan adam"ın vefatını veriyordu.

Dünya dönüyordu, hayat duruyordu. O sevenlerine metaneti öğretmişti, hiç kimse de isyan etmiyordu. Sadece hüzne yüklenen gözyaşlarını rahmet olsun diye akıtıyordu.

Şebi Arûs gecesi... Gecenin sabahında Hacı Bayram-ı Veli, beyazlara bürünmüş yeşil kaftanlı aziz misafirini kabul ediyordu. "Hoş geldin aziz misafir" diyordu. Alınlar secdeye giderken, Ankara nın ayazı akan gözyaşlarını durduramıyordu, donduramıyordu.

İki dost sohbet ediyordu...

"Acaba" diyordu saf tutanlar; "kundaktaki şehzadeyle, köseden mi bahsediyorlar?.." Belki de Filistin de, Irak ta Mısır da, Tunus ta, Libya da akan kanı durduracak bir Fatih bir de Akşemseddin lâzım diyorlardı.

Şafak atıyordu ayazın titreten bûsesine; helallik vakti geliyordu... Ankara semaları "helal olsun"larla inliyordu. Aziz misafir "tekbirler"le, Hacı Bayram-ı Veli yle uğurlanıyordu.

"Çileyle Yoğrulan Adam" geriye dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkıyor, Fatih in fethettiği İstanbul a gidiyordu. Bir tarafta dualar okunurken, bir tarafta ruh şâd olmuş bedeni seyrediyordu.

O, Fatih i ne kadar çok seviyordu. O nu unutmamak, unutturmamak için her Mayıs geldiğinde İstanbul u yeniden fethediyordu. "İnna fetahna leke fethan mübina..." sadaları yükseldikçe İstanbul bizimdi, yine bizim oluyordu.

Mayıs ayına daha çok vardı... Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan İstanbul a geliyordu. Fatih ayağa kalkıyordu. Payitahtın bütün camilerinden salalar yükseliyordu.

Topkapı dan, Edirnekapı dan, Mevlanakapı dan, Belgradkapı dan, Eğrikapı dan, Silivrikapı dan, Yenikapı dan, Sirkecikapı dan, Bahçekapı dan, Zindankapı dan, Ayakapı dan, Fenerkapı dan, Balatkapı dan, Ayvansaraykapı dan oluk oluk insan seli akıyordu.

İstanbul kendine sığmıyor, Fevzi Paşa dan, Malta dan, Darrüşşafaka dan, Haliç ten, Vatan dan dahası surlardan taşıyordu.

Şarktan, garbtan, şimaldan cenupdan gelenler Fatih in mekânındaki "Hayr İle Anılan Adam"ı soruyordu.

Aziz misafir ise 23 Ekim 2005 te yolcu ettiği 40 yıllık sırdaşının musalla taşında yatıyordu. Her zamanki gibi yine en önde duruyordu. Fakat bu defa yanında duran yüz binlere suskunluğuyla ders veriyordu.

O susuyordu; hafızlar konuşuyordu... O susuyordu; şahidler konuşuyordu... O susuyordu; tekbirler, salavatlar, dualar konuşuyordu... O susuyordu; Recai Kutan ın, Şevket Kazan ın, Oğuzhan Asiltürk ün, Yasin Hatiboğlu nun, Temel Karamollaoğlu nun, Mustafa Kamalak ın, Oya Akgönenç in, Raşid Gannuşi nin, Mahmut Ustaosmanoğlu nun... gözlerinden yaşlar damlıyordu.

Lütfi Doğan hoca, aziz misafirin önünde "er kişi niyetine" diyordu; yüzbinler kıbleye yöneliyordu. Mehmet Görmez hoca helallik istiyordu; milyonlar "helal olsun"la semayı inletiyordu. Oğul Fatih Erbakan, "o son nefesine kadar canıyla, malıyla cihad etti" diyordu; insanlık şahidlik ediyordu.

Balyoz Planı nın odağındaki Fatih Camii nde tekbirler yükseliyor; laiklik elden gitmiyor, tanklar da yürütülmüyordu. Omuz verdiği milyonlar, ilk defa böylesine güçlü omuz veriyordu hocasına. Cumhurbaşkanlarından başbakanlara, meclis başkanından siyasi parti liderlerine, bakanlardan milletvekillerine, belediye reislerinden bürokratlara, işadamlarından generallere kadar herkes... Aziz misafir ömrü boyunca özlediği tabloyu, hicretinde gerçekleştiriyordu.

Tekbirler aziz misafir için yükseliyor; gözyaşları Filistin i Tunus u, Mısır ı, Hindistan ı, Malta yı, Fevzi Paşa yı, Halıcıları, Akdeniz i, Vatan ı, Topkapı yı, Merkez Efendi yi dahası İslâm coğrafyasını ıslatıyordu.

Caddeler, sokaklar sanki Arafat tı... İstanbul, fetihten sonra ilk defa böyle bir insan seli görüyordu.

Aziz misafir, son kez Halıcılar Caddesi No: 4 teki baba ocağına uğruyordu. Kemalettinlerin, Fatihlerin, Zeyneplerin, Eliflerin, Beyzaların, Ömer Farukların, Mehmetlerin, Talhaların, Eneslerin, Ahmetlerin, Hüdanûrların, Mervelerin, Minaların, Hatice Nerminlerin yüreği parçalanıyordu. Sonra İstiklâl Şairi Mehmed Âkif in Sarıgüzel inden geçerek, Vatan a ulaşıyordu. Gönülleri fetheden kumandan 10. Yıl Caddesi nden neferleriyle otağın kurulduğu yere yürürken, Ulubatlı Hasan surların burçlarından el sallıyordu. Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu ve Turgut Özal gıpta ile bakıyordu.

Fatih in otağı, Merkez Efendi aziz misafirini bekliyordu. Takvimler 1 Mart 2011 i, saatler 15.45 i gösterirken, telkinler verilirken, O nu hasretle bekleyenler "hoş geldin aziz misafir" diyordu. Aziz misafir sonu olan bir dünyadan, sonsuzluğun kapısını aralıyordu...

MEKÂNIN CENNET OLSUN HOCAM.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Sabri Gültekin - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kangal Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kangal Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kangal Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kangal Gündem değil haberi geçen ajanstır.



Anket KANGAL BELEDİYE BAŞKANI KİM OLMALI?
Tüm anketler