İstanbulun en çok adından söz ettiren varoş ilçelerinden Bağcıların sokak aralarında ilerliyoruz. 1992 yılında Bakırköyden ayrılarak kendi dinamikleriyle gecekondulaşma muhitiden kaydını sildirmeye çalışan Bağcılar, hâlâ tam manasıyla yamalı bohça görüntüsünden tam anlamıyla sıyrılamamış. İstanbulun nüfus yoğunluğu bakımından en büyük ilçesi olmasına rağmen, dipten gelen problemler, hem beldeyi hem de yönetenleri bir hayli yormuş.
Bütün problemlere rağmen Bağcılar, büyüyen İstanbulla birlikte varoşsun sen, varoş kal denilemeyecek önemli merkezlerden biri haline gelmeye devam ediyor. Bunun en önemli örneğini Engelliler Sarayının önüne geldiğimizde hissediyorum. Hayal kurup, geleceğe dokunmak böyle bir şey olsa gerek diyorum.
***
Karşımda gördüğüm eserle birlikte, hayallerin önüne geçip 26 Mart 1989 seçimlerine gidiyorum. Yerel yönetimler olarak Millî Görüş erlerinin Refah Partisi çatısı altında; Sivas (Temel Karamollaoğlu), Konya (Halil Ürün), Şanlıurfa (Halil İbrahim Çelik), Van (Fethullah Erbaş) ve Kahramanmaraşta (Ali Sezal) yazdıkları destansı hizmetleri hatırlıyorum.
Türkiye, Millî Görüş Belediyeciliği ile tanıştığında; 3 Ç (çöp, çamur, çukur) problemi olmak üzere sağ-sol partizanlığının en yoğun günlerini yaşıyordu. Belediyeler halkın problemleri ile ilgilenmekten daha çok; rüşvet, yolsuzluk ve kayırmacılık yapılarak kaynaklar israf ediliyordu. Özellikle metropollerde yaşayan halk; suya, yeşile, çevre temizliğine hasret hale getirilmişti. Laf üretmekten, iş yapmaya zaman kalmıyordu.
Belediyecilikte Millî Görüş döneminin başlamasıyla, özellikle yukarıda andığım 5 vilayette belediyecilikte devrim yapılarak, halkın büyük beğenisine mazhar olunuyordu. Rüşvet ve yolsuzluklara son veriliyor, belediyeler ikbal kapısı olmaktan çıkartılıp, hizmet merkezlerine dönüştürülüyordu. Halka hizmet, Hakka hizmettir düsturu, bütün faaliyetlerin altına imza olarak atılıyordu. Belediyelere adım atmaya korkan vatandaşlar; Rüşvet alan da, veren de melundur tabelalarıyla karşılanıyordu.
Ardından 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde, yapılan hizmetlerin semeresi olarak 2. Şahlanış gerçekleştiriliyor ve 5 milyon 340 bin 969 seçmenin teveccühü kazanılarak, İstanbulda Recep Tayyip Erdoğan ve Ankarada Melih Gökçek başta olmak üzere 6 büyükşehir, 22 il, 92 ilçe ve 207 beldede toplam 327 belediye başkanlığı kazanılıyordu.
Halktan alınan güç, halkın ve haklının emrine verilmeye devam ediyordu. İnsanın mutluluğu ve saadeti bütün belediyelerin temel amacı haline getiriliyordu. Çöp, çamur ve çukur probleminden eser kalmadığı gibi; israf önleniyor, az maliyetle çok hizmet yapılıyordu. Bu hizmetler, gelecek seçimleri kazanmak için değil, gelecek nesillerin mutlu ve huzurlu yaşamaları için planlanıyor ve yapılıyordu. Kısacası Millî Görüş Belediyeciliğiyle; hidayet, feraset ve dirayet ilkesiyle yeni bir dönem başlıyordu.
***
İşte karşımızda kurulan hayallerin gerçeğe nasıl dönüştüğünün güzel bir örneği duruyor. 800 civarında engelliye balık yemeyi değil, balık tutmayı öğreten hayat ağacı labirentinde ilerlerken ufkumuz açılıyor. 11 Mayıs 2007de bayrağı Feyzullah Kıyıklıktan devralıp bugüne kadar getiren Belediye Başkanı Lokman Çağırıcının Basın Danışmanı Abdullah Arıdoru, herkesin güzel bir geleceği olsun diye hayata geçirdikleri bilgisayar, çağrı merkezi oparatörlüğü, yabancı dil, işaret dili, tekstil üretim, halı-kilim dokuma, kuaförlük, mantar üretimi, ahşap oyuncak üretimi, görme engeli bağımsız hareket eğitimi ve engelli çocuklar için gündüz bakımevi birimlerinin faaliyetlerini anlattıkça yapılan icraatın Bağcılar ölçeğinden çıkıp, Türkiye ölçeğinde emsalsiz bir proje olduğuna tanıklık ediyoruz.
Bizlere böylesine önemli bir projeyi başkan Çağırıcının anlatmasının daha yararlı olacağını ifade ettiğimizde, Arıdoru buluşma programının sapmasından dolayı başkanın özür dileyerek Kirazlı Mahallesindeki Halk Meclisine iştirak ettiği bilgisini veriyor. Bayramoğlu Sokağına doğru ilerlediğimizde, başkan hem belediye meclisini hem de halk meclisini sokağa kurmuş, bir bir faaliyetlerini anlatıyor. Mikrofonu eline alan Bağcılar halkı, başkanı buram buram terletiyor. Başkan terledikçe, o da arkasında hazır bulunan meclis üyeleri ve birim müdürlerini terletiyor. İmardan; okul problemlerine, parklarda huzur kaçıran içkicilerden; sokak aralarında yapılan düğünler sebebiyle meydana gelen gürültü kirliliğine kadar bir çok konu ameliyat edilmek üzere masaya yatırılıyor. Anında ve yerinde üretilen çözümler, halkı ziyadesiyle memnun ediyor. Hatta bir ara başkan arkasına dönüp, asayışta yetersiz kalan zabıta müdürüne latifeyle karışık Bayburtlu, davul yerine seni çalarım diyerek ayar veriyor. Bu manzara Çağırıcının İstanbulun En İyi Belediyesi Proje Yarışmasında Çevre Koruma ve Altyapı Geliştirme Ödülüne nasıl ulaştığını gösteriyor.
Başkan Çağırıcı bir siyasetçi olarak hemşehrilerini mutlu etmenin şifresini çözmüş. İlçesindeki bütün kimliklere ötekileştirmeden kendi diliyle sesleniyor. Kaysı, kiraz, kestane bahçeleriyle, üzüm bağlarıyla Anadoluyu seçmeninin ayağına getiriyor. Düğünleri, cenazeleri, cemiyet toplantılarını asla es geçmiyor. Kıyıklıktan el alan başkan, yüzde 50nin ferahlığıyla durmak yok, yola devam diyor.
Söz bitiyor, hizmet bitmiyor. Sokaklar buram buram fesleğen kokuyor. Bütün yorgunluğuna rağmen bizleri muhabbetiyle kuşatan Çağırıcı, küçük patrona bütün samimiyetiyle sarılıp, koştura koştura büyük patronun mahdumesinin mutluluğunu paylaşmaya gidiyor.
Mihmandarımız Abdullah Arıdorunun yükünü hafifletmek isteyen Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Kenan Gültürk beyefendi yakın zamanda hayata geçirdikleri bir faaliyeti yerinde anlatmayı teklif ediyor. Âkif Ersoy Kültür Sanat Merkezi ve Müzesine ulaştığımızda, Taceddin Dergâhına gelmiş gibi oluyoruz. Sanki Ankaradaki Taceddin Dergâhı söküp Bağcılara taşınmış. Gültürk, Âkife dair ne varsa müzede toparlayarak puslanan hafızamıza ışık tutmaya gayret etmiş.
Mehmet Âkif Ersoyun ölümünün 75. ve İstiklâl Marşının kabulünün 90. yılı olması münasebetiyle 2011 yılı Mehmet Âkif Ersoy Yılı ilan edilmişti. Kültür Bakanlığından yıl boyunca Âkifi ayağa kaldıracak, Âsımın Neslini anlatacak projeler bekledik, fakat nafile. Burada gördüğümüz eser, Mehmet Âkif Ersoy Yılına dair yapılan en önemli faaliyetlerden biri olarak karşımızda duruyor. Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay ise ortalıkta turist gibi gezmeye devam ediyor. Âkifi çok seviyor, fakat sevdiğini belli edecek hiçbir icraat yapmıyor. Tabi sayın bakan dururken, teşekkürü de sevdiğini belli eden Bağcılar Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Kenan Gültürk hak ediyor.
***
Hiç bir sebebiniz olmasa bile, Ertuğrul Gazi Parkı ve Osmanlı Konağına bir akşam üstü yolunuzu düşürün ve yudumlayacağınız çayla birlikte, çevrenizde nelerin değiştiğini fark edin.
SABRİ GÜLTEKİN
Yorum yazarak Kangal Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kangal Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kangal Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kangal Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kangal Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kangal Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kangal Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kangal Gündem değil haberi geçen ajanstır.