HÂSILI KELAM

Bir önceki hafta bu köşede yayınlanan yazımla yeni bir başlangıç yaptığım yazı konusuna devam edecek olursam: Orada da belirttiğim gibi daha önce bir süre yazdığım ancak sonra ara vermiş olduğum yazılarıma başlamam için çeşitli zamanlardaki teklif üzerine “yazım mı yazmayım mı?” diye düşünürken

Bir de baktım ki daha önce bu köşe için hazırladığım ancak gazeteye o gün için gönder(e)memiş olduğum yazıları incelemekteyim. Anlaşılan o ki yazmaya hiçte kayıtsız kalamıyorum.

Yazıları İncelerken gördüm ki o gün yazıldığı için güncelliğini kaybetmiş birçok yazının yanında bugün halen yayınlana bilecek bir hayli yazı var. Zaten çok da güncel yazılar yazmayı düşünmüyorken bu yazıların bir kısmı bugünde yayınlanabilir diye düşündüm. O nedenden o gün yazılan ve bugün de içeriğinden fazla bir şey kaybetmeyen hatta bugün bile geçerli mevzuları içeren yazılardan bir kısmını yayınlanması amacı ile gazeteye gönderdim.

Sonrada kendi kendime şöyle böyle ederken aha! yine yazmaya başladın diye söylenmeye başladım!... Hal böyle olunca bende, eh madem böylece başlamış olduk artık kısmet olursa veya olduğu yere kadar Bismillah diyelim dedim. Haydi hayırlısı. Madem başladım öncelikle bir önceki hafta yazdığım yazılarda kullandığım müstear isimler konusunda küçük bir açıklama yapmak istiyorum

-.Evet, niçin müstear isimler? Cevap: Müstear isimlerle yazı yazmak ülkemizde ilerden beri kullanılan bir durumdur. Bunun herkese göre farklı nedeni olsa da sonuçta müstearda yazsan, yazanı yazdığı konular karşısında sorumluluktan ve bedelden kurtarmaz.

Zaten benim müstear isimler kullanmam bu nedenden değildir. Müstear isim kullanmamın nedeni;“bir gazetede yazmak benim asli bir işimin olmaması yüzündendir. Ayrıca başkaları tarafından tanınmak, tanınıyor olmak gibi bir talebim bulunmamaktadır. Dolayısı ile bu benim öncelikli olarak şahsi bir tercihimdir.

İkincisi belki de en önemlisi; hani şu özellikle memleketimizi çok sevdiğini söyleyen kişilerin bile, özel durumlarda konuştuğu hatta yeri geldiği canımız acıdığı zaman, hemen hemen hepimizin çeşitli zamanlarda yaptığı değerlendirme var ya o nedenledir!... “O neden ne?” diye bana sormayın. Hani bir yerde bir şey yapılırken hemen,”tamamda “bu memlekette bu oldukça bir şey olmaz” diye bazen tespit bazen kızgınlık, bazen kırgınlıkla söylenerek dile getirilen hususlar var ya işte onların her birimize bir şekilde yansıyan psikolojisidir.

Her neyse ilçemizde bir haftalık gazete yayınlanıyor. Ben ise; “azda olsa” eli, kalem tutan biri olarak “karşılıksız herhangi bir beklentisi olmadan” “daha önce olduğu gibi” bu gazeteye âcizane bir katkı sunuyorum. Sizlerinde (okuyucularımızın da) böyle düşünmenizi özellikle istirham ediyorum.

Tabi bu arada peşinen biliyorum ki her düşüncemi öyle rahatça yazamayacağım. Elbette bu husus “korkmak ve çekinmekle alakalı değil.” Hem sonra kimseyle bir alıp veremediğim olmadığı için zaten böyle bir şey düşünmeyeceğinize de inanıyorum. Hasılı kelam dilimin döndüğünce aklımın erdiğince elbette biraz kalıcı yanı da olan yazılar da buluşmak temennisi ile

[email protected]

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ahmet Akif Ender - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kangal Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kangal Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kangal Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kangal Gündem değil haberi geçen ajanstır.



Anket KANGAL BELEDİYE BAŞKANI KİM OLMALI?
Tüm anketler