Biz Onu çok sevmiştik. Biz Ona, Onun davasına sarıldığı gibi sarılmıştık. Onunla ağlayıp, Onunla gülmüştük. Davasını davamız bilip; Rablerinin emirlerine uygun yaşayanlar için, alt tarafından ırmaklar akan Cennetler vardır (Âl-i İmrân, 198) müjdesi mucibince hep yanında olmuştuk. Ve bugün yine Onun yanındayız; kalbimizle, dualarımızla ve geriye dönüp hatırladıklarımızla...
Kimden bahsediyoruz?.. Davası uğruna yola çıktığında, Bir çiçekle bahar gelmez diyenlere bir çiçek açmadan da bahar gelmez diyerek tek başına bir ordu gibi davasında çığır açan Millî Görüş Lideri merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakandan. 27 Şubat 2011de aramızdan ayrılarak dâr-ı bekâya göçen Erbakan Hocanın hayatından bazı kesitleri ahde vefanın bir gereği olarak tekrar hatırlayalım.
***
29 Ekim 1926da Sinopta dünyaya gelen Mehmet Sabri ve Kamerden olma Necmeddin Erbakan, gerçekten de yaşadığı dönemde bir yıldız gibi parladı. Onun çevresine dağıttığı şûleler nasibi olan herkesi aydınlattı. Babası Ağır Ceza Reisi olan Erbakanın çocukluğu Sinop, Kayseri ve Trabzonda geçti. İlkokul döneminde zeki bir öğrenci olduğunu kanıtlayarak kendisinden söz ettiren Erbakan, 1932 yılında hayatında önemli bir yere sahip olan İstanbula taşındı. İstanbul Erkek Lisesindeki eğitimini çok başarılı bir şekilde tamamladı. O kadar ki, okulda gerçekleştirdiği ilkler; mezun olduktan yıllar sonra bile öğretmen ve öğrenciler arasında gıpta ile bahsedilir oldu.
Üniversiteye giriş sınavında gösterdiği üstün başarıdan dolayı İstanbul Teknik Üniversitesine ikinci sınıftan başladı. Üniversiteyi birincilikte bitiren Erbakan, mezun olduğu üniversitede arkadaşlarına hocalık yapan ilk eğitimci olma unvanını da kazandı.
1951 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi Motorlar Kürsüsü gösterdiği başarılardan dolayı 1951 yılında bilimsel çalışmalar yapmak üzere Almanyaya gönderildi. Aachen Teknik Üniversiteside yaptığı çalışmalarla, bilim çevresinde büyük yankı uyandırdı. Araştırmaları dikkatle izlenen Erbakan, Alman sanayii devi Deutz Motor Fabrikasından teklif alarak Leopard tankları ile ilgili çalışmada başmühendislik görevini yürüttü.
2. Dünya Savaşından sonra, Alman üniversitelerinde ilk görev yapan Türk ilim adamı olma sevincini de yaşayan Erbakan, 1953 yılında Türkiyeye döndü. 27 yaşında doçentlik tezini başarıyla vererek Türkiyenin en genç Doçenti olma bahtiyarlığını yaşadı.
Kısa bir süreliğine tekrar Almanyaya giden Erbakan, artık Türkiyede, millî sanayii için bir şeyler yapmanın vakti geldiğini düşünmeye başladı. 1 Temmuz 1956 yılında Türkiyeye döndüğünde, millî sanayinin ilk hamlesi olan Konyadaki Gümüş Motor Fabrikası onun düşlerini hayata geçirdiği ilk faaliyeti oldu. Fakat bu yeterli değildi. Durmak yoktu ve yola devam etmek gerekirdi.
Bu dönemde, Teknik Üniversitesi Motor Kürsüsü Öğretim Üyesi olan Erbakan, 1960da Ankara Sanayii Kongresinde yaptığı konuşmada yerli otomobil fikrini ortaya attı. Bu fikir, dönemin askerlerinin yoğun ilgisine mazhar oldu. Ve Erbakandan konuyla ilgili bir brifing vermesi talebinde bulunuldu. Erbakanın Millî Savunma Bakanlığının Konferans Salonunda verdiği brifing, kendisini dinleyen yaklaşık 200 generali duygulandırdı ve gözyaşlarına boğdu. İleri sürülen proje dahiceydi ve hiç vakit kaybetmeden hayata geçirilmeliydi.
4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürselin de onayıyla, Eskişehir Demiryolları Cer Fabrikasında yerli otomobil için gerekli faaliyetler başlatıldı. Türk mühendislerin başarılı ve heyecanlı çalışmaları kısa sürede meyvesini verdi ve ilk yerli otomobilimiz olan Devrim Otomobili üretildi.
Fakat, ne yazık ki, 29 Ekim Cumhuriyet töreninde büyük bir heyecanla görücüye çıkartılan Devrim Otomobili; Türkiyenin kalkınmasını istemeyen mihrakların sabotesine maruz kalarak, seri üretimi yapılamadan kaderine terk edildi. Bu başarısızlığı(!) Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarihe geçen şu ifadeleriyle özetledi: Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla deposuna benzin koymayı unuttuk.
1965 yılında profesör olan Erbakan, 1966da Odalar Birliği Sanayii Dairesi Başkanı, daha sonra Genel Sekreterlik ve 1968 yılında ise Odalar Birliği Başkanı oldu. İşte bu süreçte, hiçbir kanunî dayanak bulunmamasına rağmen, Süleyman Demirel ve eyyamcıları tarafından polis zoruyla Odalar Birliği Başkanlığı görevden uzaklaştırılan Erbakan, artık mücadelenin, siyasi irade ile mümkün olacağına kanaat getirdi.
***
OdalarBirliği dönemi kapanmış, siyasi mücadele başlamıştı artık... Millî Görüş davasını tek kişilik ordu gibi yüklenen Prof. Dr. Necmeddin Erbakan, 1969 Genel Seçimlerinde Konyadan bağımsız milletvekili seçilerek Meclisin kapılarını araladı. Ve ardından kısa bir süre sonra Millî Görüş davasının ilk partisi olan Millî Nizam Partisini 24 Ocak 1970de kurdu. MNP, 1971 yılında antidemokratik bir şekilde kapatıldı. O, yılmadı...
*
11 Ekim 1972de Millî Selamet Partisini kuran Erbakan, 1973 Genel Seçimlerinde 48 milletvekili ve 3 senatörlük kazanarak 51 parlamenterle Meclise girdi. Erbakan bu dönemde CHP ile hükümet ederek Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomik Kurul Başkanlığında bulundu. Daha sonra 5 Haziran 1977 seçimlerinden sonra kurulan 3lü koalisyonda da aynı görevini devam ettiren Erbakan, 4 yıl süreyle hükümet ortağı oldu. Ve bu dönemdeki hizmetleri tarihin altın sayfalarında yerini aldı. MSP, 1980 yılında antidemokratik bir şekilde kapatıldı. O, yılmadı...
*
Yasaklı Erbakan Eylül 1987 referandumuyla birlikte yeniden siyasi haklarına kavuşunca, 19 Temmuz 1983de kurulan Refah Partisinin genel başkanlığına seçildi. (11 Ekim 1987) 20 Ekim 1991 Genel Seçimlerinde Konyadan yeniden milletvekili oldu. Erbakan, 1995 Genel Seçimlerinde tekrar Konyadan milletvekili seçilerek Meclise girdi. RP, oy patlaması yaparak Türkiyenin en büyük partisi olduğunu ispatladı. Hükümeti kurma görevi kendisine tevdi edilen Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan REFAHYOL Hükümetini kurarak Türkiyenin 54. Başbakanı oldu. 28 Haziran 1996dan aldığı bayrağı 2 Temmuz 1997ye kadar taşıdı. Ve bütün engellemelere rağmen Türkiyenin özlediği hizmet yarışında çıtayı akıllara gelmeyecek zirvelere taşıdı. RP, 1998 yılında antidemokratik bir şekilde kapatıldı. O, yılmadı...
*
Bu dönem sonrasında, hizmetleriyle destanlaşan bir Başbakan ve bazı arkadaşları 5 yıl siyaset yapma yasağı ile ödüllendirildi(!) Siyasi yasaklı olmayan Millî Görüşçülerin, yeni kurulmuş olan Fazilet Partisine iltihakı ile seçime gidildi. 18 Nisan 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi bütün kuşatmalara rağmen yüzde 15.2 oy alarak 108 milletvekiliyle Mecliste temsil hakkı kazandı. 22 Haziran 2002de ise âdeta narkozlanarak kapatıldı. Ve bu narkozlu kapatma bölünmeyi beraberinde getirdi; gelenekçiler ve yenilikçiler. Mücadeleye kalınan yerden devam kararı alan gelenekçiler Saadet Partisi saflarında, kendilerine yeni bir yol haritası çizmekten başka çare kalmayan yenilikçiler ise AK Partide yola devam diyecekti. FP, 2002 yılında antidemokratik bir şekilde kapatıldı. O, yılmadı...
***
20 Temmuz 2001 tarihinde kurulan Millî Görüşün yeni temsilcisi Saadet Partisi, onun ilk üyelerinden birinin adı ise yine davasının kölesi Erbakandı. Siyonist işbirlikçilerin hamlesi bitmek bilmiyordu ve 2 Aralık 2007te bir hamle ile daha karşı karşıya kalıyordu Erbakan Hoca; ÖMÜR BOYU SİYASİ YASAK. Bu kararın zerre kadar kıymeti yoktu, Erbakan Hocanın gözünde. Saadet güneşi parlayınca, kervan yola dizilince, o fırtınalı anlarda yine en ön saftaki yerini aldı. Ferasetiyle ümmeti bekleyen tehlikelere dikkat çekti. Son nefesine kadar...
Yarın devam edelim inşaallah.
Yorum yazarak Kangal Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kangal Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kangal Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kangal Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kangal Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kangal Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kangal Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kangal Gündem değil haberi geçen ajanstır.