Dünyanın en büyük Hilye-i Şerif ve Tesbih Sergisi,
geçtiğimiz Cumartesi günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın katılımıyla İstanbul
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında sanatseverlerle buluşmuştu.
Başbakanın Ya Allah, Bismillah ı ile sanattan öte bir dünyaya adım atanlar, Nebiyi anlatan Hilye-i
Şerifler arasında muştulara gözleri ve gönüllerini kaptırarak lâ ilâhe illallah la enva-i çeşit sabır taşları arasında kayboluyordu. Sevgi medeniyetimizin
nadide sembollerinin ihyasına büyük önem veren Sayın Başbakan, bu sergi
açılışıyla birlikte uzun yıllar tarihin tozlu sandukalarında üzeri örtülmüş bir
yitiğimizin üzerini açıyordu. Medeniyetimizin kılıçla değil, kalemin
nazlı darbeleriyle hayat bulduğu; ilim ve sanata dönüştüğü Aşk-ı Nebi nin sayfalarına düşülen naif ifadelerle izah ediliyordu.
Kışın ortasında bahar
havasını iliklerine kadar hissedenler gibi Taksimin keşmekeş trafiğini göze
alarak yeşermeye duran ulu çınarın köklerinden beslenmek gerekiyordu.
TRT İstanbul Radyosu
ve Harbiye Orduevinin yanından geçerek, Muhsin Ertuğrul Sahnesinin
çaprazındaki Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayının Rumeli Salonuna
ulaşıyordum. Merdivenlerden inerken hissettiğim tenhalığın, sergi salonunda da
devam ettiğini görünce hayal kırıklığına uğruyordum.
Vatikan ve Birleşik
Arap Emirliklerinde büyük ilgi uyandıran, Londrada dört gözle beklenen sergi;
benim gibi bir çok ziyaretçiye rahmetli Üstadın öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!.. dizelerini hatırlatıyordu.
****
Şahan Gökbakarın
Recep İvedik filmini izlemek için sinemaları, Acun Ilıcalının Yetenek Sizsiniz
yarışma programını seyretmek için kampüsleri, Jennifer Lopezin konserlerinde
coşmak için arenaları tıka basa dolduranlar, sanat tarihimizin tapu senetleri
niteliğindeki nadide eserlerin sergilendiği Hilye-i Şerif ve Tesbih Sergisine neden ilgisiz kalıyordu? Hem de serginin arkasında Başbakan ve
dahi sponsorlarının Halk Bank ve Doğuş Grubu olmasına rağmen.
Vaktiyle Kültür ve
Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, Millet Kütüphanesinin açılış töreninde
beklenen ilgiyi göremeyince Divanu
Lugatit Türk, sanıyorum dünyanın başka bir ülkesinde olsa öğrenciler,
öğretmenler kitabın nüshasını görmek için buradan Saraçhaneye kadar kuyruklar
oluşturur. Bizde ne olacak görmekistiyorum demişti.
Maalesef sayın bakan görev süresini beklemekle geçirdi. Keşke o gün bu tür
olumsuzlukların miladı ilan edilip, bir şeyler yapılsaydı; hem Millet
Kütüphanesinin önünde, hem de Rumeli Salonunun girişinde kuyruklar
oluşacaktı.
Demek ki,bu millet
hâlâ Harf İnkılâbıyla başlayan travma ve kültürel sömürgenin kuşatması
altında.****
Fakat ne gâm!.. Fahri
Kainat Efendimizin, Hz. Aliye yazdığı hilye-i şerif asırlarca hep yeniden
yazılıyor. Hiç unutulmuyor; şairler mısralarda, hattatlar harf okyanusunda,
âşıklar rüyalarda hiç durmaksızın gül e özlemlerini dile getiriyor.
Salondaki Hilye-i
Şerifleri görünce Abbasi halifesi Harun Reşit gibi seviniyorum. İnsanlığa kıymetli bir cevher sunan dilenciye teşekkür edip, Âlemlerin Efendisine salavatlar
getiriyorum. Serginin sakin olmasını fırsat bilip, hilye-i şeriflere,
Peygambere bakar gibi bakıyorum. Saf saf dizilmiş hilyelerin içindeki
güllerden, incilerden, efendiler efendisi Hz. Peygamberden gözlerimi
alamıyorum. Siması, güzel ahlâkı, hâl ve hareket tarzı, tavır ve davranışları
eliflerin, vavların, nunların arasında can buluyor. Mercanlar, kehribarlar,
kukalar, bağalar, necefler, anberler meraklı bakışlar arasında güle bakıyor,
misk kokuyor.
****
Çebinin hedefi 1 numara olmak
Kolleksiyoner Mehmet
Çebi bu muhteşem güzellikleri bir araya getiren Aşk-ı Nebi ve Zikir Taneleri
Sergisinin mimarı. Siretin sözlere, sözlerin sanata dönüştüğü şaheserler
arasında dolaşan Çebinin yol hikâyesi hayli ilginç anektodlarla dolu.
Tesbih, hat ve
hilyelere gönlünü İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde okurken
düşürmüş. Beyazıttaki Sahaflar Çarşısı ve Çınaraltında medeniyetimize ait
sanatsal ve kültürel değerlerin son geçit merasimini yakın takibe alarak,
onların solunduğu havaya teneffüs etmiş. Diyarbakırlı Ali Emiri Efendi misali;
hat sanatına dair ne görse ilgilenmiş ve gün gelmiş kültür ve sanat
eserlerinin sorulduğu 6-7 insandan birisi olmuş.
En büyük hayali çağdaş
hat sanatıyla ve tesbihle dünyanın en büyük koleksiyonlarından birine sahip
olmak. Şu anda koleksiyonunda 3 bin civarında hat eseri, 2 binden fazla
da tesbih mevcut. Hat sanatında hâlâ Şeyh Hamdullahın, Hafız Osmanın, Mahmud
Celaleddinin, Mustafa Rakımın, Şevki Efendinin, Sami Efendinin ortaya
koyduğu tarzların hakimiyetini devam ettirdiğini belirten Çebi, üretilen
eserlerin azlığından rahatsız.
Dünyanın en büyük
İslâm eserleri koleksiyoncusunun İranlı bir Yahudi olduğuna (Nasser David
Khalili) dikkat çeken Çebi, diğer taraftan ise İslâm dünyasında sanata olan
merak konusundaki uyanıştan umutlu.
Hamit Aytaç, Necmeddin
Okyay, Mustafa Halim Özyazıcı ve Macit Ayral gibi isimler sayesinde hat
sanatının kaybolmaktan kurtulduğunu ifade eden Çebi, son dönemlerde Erdoğan
Demirören, Cengiz Çetindoğan, Kerem Kıyak, Zeki Özen ve Murat Ülkerin
ülkemizin en önemli koleksiyonerleri arasında yer aldığını belirtiyor.
**Serginin nâdide
simaları
Sergide eserleri
sergilenen isimler arasında özellikle Türk-İslâm Sanatları hususunda nadide ve
sıra dışı eserleri ile tanınan Hasan Çelebi, Fuad Başar, Hüseyin Türkmen,
Mustafa Cemil Efe, Eyüp Kuşçu, Fevzi Günüç, Gürkan Pehlivan, Levent Karaduman,
Ahmet Bursalı gibi isimler yer alıyor. Ahmet Faris Rızk, Cevat Huran, Said
Abuzeroğlu, Abdürrezzak Karakaş, Muhammed Cevatzade, Habip Ramazanpur, İhsan
Ahmedi gibi uluslararası sanatçıların eserleri de sanatseverlerin beğenisine
sunuluyor.
Yorum yazarak Kangal Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kangal Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kangal Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kangal Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kangal Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kangal Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kangal Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kangal Gündem değil haberi geçen ajanstır.